




|
|

İL TRAFİK KODU : 14
Yüzölçümü : 8323 km ²
Nüfus : 2019 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre ilin genel nüfusu 316.126 olup kentsel nüfus 233.379, kırsal nüfus 82.747’dir. İlimizde şehirde yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranı % 73,8 iken, kırsalda yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranı % 26,2’dir. Bolu Şehir Merkezi Nüfusu 180.197’dir.
Coğrafya : Bolu ili Yurdumuzun Batı Karadeniz Bölgesinde, 30º 32’ ve 32º 36’ doğu boylamları, 40º 06’ ve 41º 01’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. İlimizin batısında; Sakarya ve Düzce, güneybatısında; Bilecik ve Eskişehir, güneyinde; Ankara, doğusunda; Çankırı ve Karabük, kuzeyinde; Zonguldak illeri vardır. İlin merkez ilçe haricinde 8 İlçesi, 4 beldesi ve 511 köyü vardır.
Coğrafi Konumu Bolu’nun doğusunda Çankırı, kuzeydoğusunda Karabük, kuzeyinde Zonguldak ve Karadeniz, batısında Düzce, güneyinde Ankara bulunmaktadır.
Dağlar: İl topraklarının % 56’ sını kaplamaktadır. lin güneybatı – kuzeydoğu istikametinde Bolu Dağları; en yüksek yeri 1980 m. ile Çele Doruğu, ve Abant Dağları (1748 m.), Gerede’nin kuzeyinde Arkot (1877 m.) ve Göl Dağları (1112 m.)dır. En güneyde ilk iki sıradan daha yüksek olan ve genel olarak Köroğlu Dağları (en yüksek yeri 2499 m.) adı verilen volkanik dağlar uzanır. Bolu’nun güneyindeki uzantısı Seben Dağları 1854 m. Mudurnu civarında Ardıç Dağları 1443 m. Güneydeki Çal Tepesi ise 1640 m. yüksekliğindedir. Ovalar: İl Yüzölçümünün % 8’ini kaplayan ovalar genel olarak batı – doğu istikametinde uzanırlar. 725 m. yükseltideki Bolu Ovası ve 1300 m. yükseltideki Gerede Ovaları en genişleridir. Diğer ovalar ise Yeniçağa Ovası, Mudurnu Ovası ve Göynük ilçesinin güneyinde Himmetoğlu Ovasıdır. Akarsular: Bolu’da en önemli akarsular Büyüksu, Mengen Çayı, Aladağ Çayı, Mudurnu Çayı , Göynük Suyu, Çatak Suyu ve Gerede Çayıdır.
Göller : Yörede morfolojik yapının karmaşıklığı, akarsu sayısının çokluğu, yükselti farklılıkları ve eğimin fazlalığı gibi faktörler çok sayıda gölün oluşmasına neden olmuştur. Havzaların ve çanakların yüzölçümlerinin küçüklüğü göllerin de küçük alanlı olması sonucunu doğurmuştur. Abant Gölü, Yeniçağa, Çubuk, Sünnet, Yedigöller, Karagöl, Sülüklügöl, Karamurat en önemli göllerdir.
İklim: Bolu genellikle Batı Karadeniz ve Karadeniz iklim tiplerinin içinde yer almaktadır. Bunun yanında güneybatı bölümlerinde Marmara ve İç Anadolu iklim tipleri de görülmektedir. Son 52 yıllık verilere göre ortalama günlük güneşlenme süresi 5 saat 49 dakika, yıllık yağış 536 mm. yıllık ortalama yağışlı gün sayısı ise 137 gündür.
Bitki Örtüsü: Bolu’da hakim bitki örtüsü ormanlardır. İl topraklarının %55’i ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben ve Aladağ Ormanları yurdumuzun en zengin ormanlarıdır. Hakim ağaç türleri kayın, gürgen, ıhlamur, dişbudak, meşe, kızılağaç, karaağaç, kavak, köknar ve sarıçamdır. Ulaşım : Ankara–İstanbul karayolu üzerinde bulunan Bolu’ya sadece kara yolu ile ulaşım sağlanabilmektedir.
Tarihçe :M.Ö. 1200’lü yıllarda bütün Hitit toprakları gibi Bolu da Friglerin elindeydi. M.Ö. 6. asırda Persler bölgeye hakim oldular. M.Ö. 336’da Büyük İskender Persleri yenerek Anadolu’nun bir çok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi. Büyük İskender’in ölümü üzerine Makedonya yıkılınca Bolu bölgesinde Bitinya Krallığı kuruldu. Yazılı belgeler, o dönemlerden kalan arkeolojik eserler ve tarih kaynaklarına göre, Trak göçleri sonunda Sakarya ve Filyos Nehrinin yayı içine yerleşen halk “Bithyn” ismi ile anılıyordu. Bu yüzden Bolu’nun da içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu’ya “Bithynia” denilmiştir. Bithynler tarafından Salonia Campus denilen Bolu Ovası ve çevresinin adı Romalılar tarafından “Claudio Polis” olarak değiştirilmiştir. Bolu isminin de “Polis”ten geldiği sanılmaktadır. Üç tepe üzerinde kurulmuş olan şehir içte ve dışta surlara sahipti. Şehrin kuzeyinde Halı Hisarı bölgesinde bu surların kalıntıları görülebilmektedir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra batıya yayılan Türkmenler 3 yıl sonra Bolu’ya yerleştiler. Selçuklu Devleti’nin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karateki ve Saltuk Beyler Süleyman Şah’ın emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Bu akınlar sırasında Bolu, Horasanlı Aslahaddin tarafından fethedilmiştir. Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tümüyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 – 1326) rastlar. Bir başka rivayete göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ – Alim olması nedeniyle önceleri “Bol Uluğ”, zamanla yöre “BOLU” olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Beyazid’in ölümü ile başlayan şehzadeler savaşına Bolu, birçok kez sahne oldu. Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur’un talan ettiği bölgelerin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu sayılan Çelebi Mehmet’i de Kızık Yaylasında barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet’in Osmanlı Devleti’nin birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu. 1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. XVI. Yüzyılda Bolu, ikinci derece Şehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezit döneminde Şehzade Süleyman (Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut zamanında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. (1811) Tanzimat sonrası Bolu; Kastamonu eyaletine bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar Mutasarrıflığa dönüştürüldü. Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesi ve İzmir’in işgal edilmesinin ardından Bolu yöresinde ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Gerede’de örgütlendi. Bolu 1. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında düşman işgaline uğramadı fakat maddi zarar gördü. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan milli mücadele dönemlerinin sonunda Bolu, 10 Ekim 1923’de Mutasarrıflık devrini tamamladı ve vilayet haline getirildi.

Doğayla iç içe olmayı sevenler için eşsiz gezi alanları sunan Bolu, hem merkezinde hem de ilçelerinde yer alan doğal güzellikler ile ziyaretçilerini etkiler. Bolu’nun doğal güzellikleri denildiğinde akıllara ilk gelen ise Yedigöller Milli Parkı oluyor. Şehir merkezine yalnızca 42 km uzaklıkta bulunan bu park 1965 yılında milli park ilan edildi. 1965’ten beri koruma altında olan park, sahip olduğu 1642 hektar büyüklük ile; 7 farklı göle ev sahipliği yapıyor. İsmini de ev sahipliği yaptığı göllerden alıyor. Yedigöller Milli Parkı içerisinde dağ köşkleri, bungalov oteller, donanımlı kamp ve karavan alanları da bulunuyor. Böylelikle konaklama sürenizi uzatabilir, akçaağaç, karaağaç, kızılçam ve köknar gibi onlarca farklı ağacın olduğu bu parkta doğayla iç içe bir konaklama yaşayabilirsiniz! Şehir merkezinden kalkan otobüs ya da minibüsler ile ulaşabileceğiniz gibi şahsi aracınız ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.
  
Yalnızca Bolu için değil, Türkiye için en sevilen kültürel gezi noktalarından biri olan Mudurnu; ilçe olmasına rağmen şehir olarak anılmasını sağlayacak kadar geniş olanaklara sahip. El değmemiş doğal güzellikleri ile oldukça sakin ve huzurlu bir atmosfere sahip olan Mudurnu yüzlerce yıldır iyi korunmuş konakları ve camileriyle toplamda 173 tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Bu özelliği ile açık bir müzeyi andıran Mudurnu, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almayı başarıyor. Mudurnu’ya ulaşım için şahsi araçlarınızı kullanabilirsiniz. Mudurnu’da mutlaka görmeniz gereken önemli yapıların arasında; 1890 yılında yapılan Mudurnu Saat Kulesi, 1374 yılında yapılan ve Türkiye’nin en eski camilerinden biri olma özelliğini taşıyan Yıldırım Beyazıt Camii, Osmanbey Camii, Kanuni Sultan Süleyman Camii gibi pek çok farklı kültürel hazine bulunuyor.

Bolu’nun meşhur yemekleri şehre yapacağınız geziler için mutlaka belirleyici olmalı. Yalnızca doğal güzellikleri ile değil kültürel mirası ve mutfağı ile de dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Bolu, gastronomik açıdan da sizlere farklı bir deneyim sunuyor. Bolu lezzetlerini daha yakından deneyimlemek için ziyaret etmeniz gereken ilk adres ise Mengen! Zengin yöresel yemekleri ve aşçıları ile ünlü olan Mengen, Bolu’nun bir ilçesi. Elbette bu kadar dikkat çekici olmasını sağlayan tek özelliği zengin mutfağı değil; bunun yanı sıra bölgede tarihi ve doğal çok sayıda güzellik bulunuyor. Geleneksel Osmanlı ve Türk mutfaklarına ev sahipliği yapan restoranları ile gastronomik bir deneyim yaşamak isteyenlerin tercihi olan Mengen oldukça köklü bir geçmişe sahip. Bugüne dek Roma, Bizans, Selçuklu, Hitit ve Osmanlı gibi pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yaptığı biliniyor. El değmemiş güzelliği ile göllere, ormanlara ve yaylalara ev sahipliği yapan Mengen’e ulaşmak için Bolu’dan kalkan toplu taşıma araçlarını tercih edebilirsiniz. Konaklayabileceğiniz çeşitli otel ve pansiyonlara da ev sahipliği yapan ilçeye şahsi aracınız ile de ulaşım sağlayabilirsiniz.

Bolu’da diğer turistik yerler kadar yoğun olmayan, dolayısıyla henüz keşfedilmemiş sayılabilecek Köroğlu Şelalesi küçük bir şelale olmasına rağmen oldukça etkileyici bir manzara sunuyor. Kaya oluşumları arasında yemyeşil muhteşem bir doğaya sahip olan Köroğlu Şelalesi yüksekten dökülen sularıyla unutulmaz manzaralar sunuyor. Buz gibi göletinde yaz aylarında serinleyebilir, sessiz ve huzurlu atmosferinde doğayla iç içe kalma şansı yakalayabilirsiniz. Dörtdivan ilçesinde yer alan ve Kartalkaya Kayak Merkezi Yolu üzerinde konumlanan şelaleye toplu taşıma araçları ya da şahsi aracınız ile ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin en sevilen kayak merkezlerinden biri olan ve Türkiye’de kış turizmi adına önemli bir yere sahip Kartalkaya Kayak Merkezi, Aralık ve Nisan ayları boyunca Türkiye’nin en çok tercih edilen turistik yerlerinden biri olmayı başarıyor. Hem profesyonel hem de amatör kayak sporcuları için uygun olan pistleri ile eşsiz bir deneyim sunan kayak merkezinde 5 farklı kayak oteli ve uzunluğu 40 kilometreyi bulan 25 kayak pisti bulunuyor. Bunun yanı sıra bölgede telesiyej gibi ulaşım araçları da mevcut. Her yaştan ziyaretçi tarafından ilgi gören Kartalkaya Kayak Merkezi’nde kayak yapabilir, keyifli bir kış tatili geçirebilir ya da kayak dersleri alabilirsiniz. Bölgede kayak ekipmanları kiralamanız için hizmet veren işletmeler de bulunuyor. Merkeze yalnızca 38 km uzaklıkta bulunan Kartalkaya Kayak Merkezi’ne toplu taşıma araçları veya kayak turları ile kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Gölcük Tabiat Parkı Türkiye’nin en çok bilinen tabiat parkları arasında yer alıyor. Doğaya kaçış alanı olması sebebiyle her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. En önemli özelliği ise yapay olarak tasarlanmış bir set gölü olması! 1217 metre deniz seviyesinden yükseklikte yer alan ve Gölcük Gölünün etrafını saran tabiat parkı kayın ve gürgen gibi pek çok ağaca da ev sahipliği yapıyor. Gölcük Tabiat Parkı içerisinde ahşap tasarımlarıyla dikkat çeken Bolu otelleri, kamp ve piknik alanları, kır bahçeleri ve restoranlar bulunuyor. Çevresinde bulunan yürüyüş parkurları ise doğa ile iç içe keyifli bir gün geçirmek için oldukça ideal bir seçenek oluyor. Gölcük Tabiat Parkında bisiklet turu yapabilir, gölde kano gezileri veya balık avlama etkinliklerine katılabilirsiniz.

Bolu ilçeleri, seyahatinizi çok daha keyifli hale getirirken size hem kültürel hem de doğal güzellikler ile benzersiz bir deneyim sunuyor. Doğal ve tarihi güzellikleri ile ünlü ilçesi Gerede ise Bolu seyahatiniz esnasında mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir yer. Şehir merkezine 52 km uzaklıkta bulunan ve keyifli bir gezi deneyimi sunan Gerede’nin en önemli özelliği deri üretimi ile ünlenmiş olması. Bunun yanı sıra oldukça köklü bir tarihe sahip olan ilçenin bugüne dek Pers, Frigya, Lidya, Bitinya, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenliğine girdiği biliniyor. Ev sahipliği yapmış olduğu medeniyetlerden izler taşımaya hâlen devam ediyor. İlçenin merkezine yakın konumda bulunan kayak merkezi, Gerede’nin kış tatilleri içinde eşsiz bir lokasyon olmasını sağlıyor. İlçeye şehir merkezinden kalkan otobüsler ya da dolmuşlar ile ulaşım sağlanabiliyor.

Akkaya Travertenleri ziyaretçilerine dünyanın çok az yerinde görebilecekleri bir doğa harikası sunuyor. Mudurnu Yolu üzerinde ve Bolu merkezine yalnızca 10 km uzaklıkta bulunan travertenler 250 metre uzunluğunda bembeyaz eşsiz bir manzaraya sahip. Pamukkale Travertenlerini andıran Akkaya Travertenleri Bolu’da her mevsim tercih edilen bir gezi noktası olmayı başarıyor. Travertenleri de bulunan göllerde yaz aylarında yüzerek serinleyebilir, seyir terasından muhteşem fotoğraflar çekebilir ve kır bahçelerinde yöresel yemekler deneyimleyebilirsiniz. Akkaya Travertenlerine şahsi aracınız ile ulaşabileceğiniz gibi merkezden kalkan servislerle de ulaşım sağlayabilirsiniz.

Yıl boyunca ilgi çekici bir doğaya sahip olan Abant Gölü ve Tabiat Parkı, doğa ile iç içe olmak isteyenlerin tercihi olmayı başarıyor. Şehir merkezine yalnızca 34 km uzaklıkta bulunan ve Abant Dağları’nın eteklerinde bulunan Abant Gölü, çevresinde bulunan karaçam, sarıçam ve gürgen ağaçlarıyla da doğa severlerin ilgisini çekmeyi başarıyor. Yeraltı sularıyla beslenen dolayısıyla her zaman tertemiz olan Abant Gölü zengin bir bitki ve canlı çeşitliliğine de ev sahipliği yapıyor. 1988 yılında tabiat parkı ilan edilerek koruma altına alınan Abant Gölü, dünyanın her yerinden kampçıların ve fotoğrafçıların adeta akınına uğruyor. Abant Gölü ve Tabiat Parkı içerisinde balık restoranları, bungalov oteller, kamp ve piknik alanları ile doğa sporu merkezleri bulunuyor. |